Özkan Başaran
Her sohbet, döner dolaşır para ile noktalanır. İşini yenen tuzu kuruda insanlar bile, “Neleri elde edemediğinin” hesabını yaparlar.
“Doyumsuzluk” az gelişmiş toplumların psikolojik hastalığıdır.
“İstekler sınırsız, imkânlar sınırlıdır”
Vahşi Kapitalist Ekonomik Sistem ile yönetilen ülkelerde “Paranız kadar” özgürsünüz.
Her şey para ile ölçülür. Toplumdaki yeriniz, maddi durumunuza göredir. Öylesi bir düzendir ki bu Vahşi Kapitalist Sistem, insanı merkeze almaz. Parayı merkeze alır.
Arkadaşlıklarda, ailesel ilişkilerde ve her türlü beraberliklerde parasal denklik göz önüne alınır.
Yardımlaşmalarda zengin yoksul dayanışması görülmez. Fakirle, fakir yardımlaşır. Zengin ile de zengin yardımlaşır.
Zengin ile fakir dostluk ve arkadaşlık bağı kurmazlar.
Gelişmemiş toplum katmanları, “Çok zenginler ve çok fakirler” diye ikiye bölünür.
Orta kesim ise eriyerek yok olur.
Bu durumda da alttakiler ve üsttekiler ayırımı birbirine bilenen iki kitle oluşturur.
Geri kalmış toplumların %5’i çok zengin, kalan %95’i de aç ve açlık sınırının altındadır.
Gelişmemiş toplumlarda % 95’lik gariban kesim gelirine göre derecelere ayrılır.
Toplumun %5’lik aşırı zengin kesimi ise, servetlerine göre derecelere ayrılır.
Vahşi kapitalist düzen bu kadar adaletsiz bir dağılım sunar.
Mutlu azınlık ve mutsuz çoğunluk.
Tüketen bir toplum oluşturulur. Mutsuz çoğunluk tüketirken, mutlu azınlık sömürürde sömürür.
Bu vahşi çark böyle dönerken insanlar da yaşadığını sanırlar.
Ekmek yemek su içmek ve ihtiyaç görmeyi “Yaşamak” sanırlar.
Gelişmiş toplumların insanı, her yıl yabancı bir ülkede tatil yaparken, geri toplumların insanları ise; kendi ülkelerinin güzelliklerini bile görmekten mahrumdurlar.
“Yaşam” sandıkları sadece nefes almaktır. Daha iyisini görmediği için elindekiyle yetinirler. “Beterin beteri var” mantığı ile avunurlar.
İnsanı merkeze alan sistemlerde ise, birincil kural toplumun her bireyinin mutluluğudur.
Parasız Eğitim, parasız sağlık, parasız tatil ve parasız Sosyal imkânlar...
İnsanı Merkeze alan sistemlerde, Devlet vatandaşına bu imkânları vermelidir.
Bu sosyal bir sistem insana en yakışan yönetim biçimidir.
Sosyalist anlayış insanı merkeze alır. Toplumsal üretim. Toplumsal dayanışma. Toplumsal fayda.
Sosyal Demokrasi de ruhunu Sosyalizmden alır.
Acımasız vahşi kapitalizmde “PARA” merkezdedir.
Sosyalist Sol Sistem’de ise “İNSAN” merkezdedir.
Şimdi bir düşünelim. Hangi sistem insana yakışır?