Özkan BaşaranKaybetmeden değerini anlamadığımız sağlığımızı, çok basit önlemlerle koruyabiliriz.
“Can Boğazdan Gelir” Atalar sözünün yanlışlığını kanıtlayan tıp dünyası; “Can Boğazdan Çıkar” tezini ortaya koyuyor.
En büyük zenginliğimiz olan sağlığımızı, kaybettikten sonra harcayacağımız parayı, sağlığımızı kaybetmemeye harcıyor muyuz?
Yaşlar Kırkları geçtikten sonra yavaş yavaş başlayan sağlık sorunlarımızı ciddiye alıyor muyuz?
Kendi kendimize koyduğumuz teşhislerle, kulaktan dolma sağlık tedbirleri alarak en büyük zenginliğimiz olan sağlığımıza pek önem vermiyoruz.
Düşmeden doktora gitme alışkanlığımız olmadığı için de, teşekküllü bir hastaneye gidip, kendimizi senede bir genel kontrol geçirmiyoruz.
Kırk yaşlarından sonra her yıl yaptırmamız gereken genel kontrolleri de şikâyetim yok diyerek savsaklıyoruz.
Hastalıklar öncesi alacağımız basit tedbirlerle sağlığımızı koruma amaçlı harcayacağımız çabalar aslında büyük sıkıntılarımızı bertaraf edecektir.
Gelişmiş ülkelerde koruma amaçlı sağlık sistemine verilen önem sayesinde ortalama yaşam süresi uzamıştır.
Koruma amaçlı sağlığa harcanan paralar, o ülkenin sağlık bütçesini de ferahlattığı ispatlanmıştır.
Ancak; Gelişmemiş ülkelerde leblebi gibi içilen ilaçlar sağlık bütçesini devasa boyutlara ulaştırırken, ilaçların bünyelerde oluşturduğu önemli veya önemsiz yan tesirler de ayrı bir dezavantajdır.
Gelişmiş ülkelerdeki sağlık sistemi, hastalıklarda ilacı en son çare olarak kullanırken, ülkemizde ise sağlık ocaklarında yüzünüze bakarak ağızdan anlattığınız şikâyetlerinize göre bol bol ilaçlar yazılmaktadır.
Özel hastanelerin mantar gibi türediği ülkemizde artık; hastaya müşteri gözüyle bakılıyor.
Özel hastaneler lüks bir otel odasının verdiği hizmetleri müşteri gibi gördüğü hastaya şifa mı veriyor?
Yoksa lüks bir otel oda hizmetini de arada müşteri olarak gördüğü hastaya satıyor mu?
Özel hastanelerin kestiği faturaların ne kadarı tedavi ve ilaç parası? Faturanın ne kadarı da lüks otel odasının parası? Hastaya müşteri gibi bakıldığı bir sağlık sisteminde, özel hastaneye yattığınızda bir çuval parayı da yanınızda götürmeniz gerekir.
En iyisi; hasta olmamak için paramızı sağlığımızı korumaya harcamaktır.
Çünkü Koruyucu sağlık tedbirleri; özel hastanelere ödeyeceğimiz paranın yüzde biridir.
Sağlığımızı korumak için de; Üç beyazdan uzak duralım. (Tuz, Un, Şeker )
Bir adım fazla atalım, bir lokma da eksik yiyelim.
Bol bol su içelim. Su Beyaz Kan’dır.
Az yiyelim, çok hareket edelim, Her gün bir saati kendimize ayıralım ve tempolu yürüyelim.
En faydalı spor tempolu yürüyüştür.
Kuzuyu yiyeceğimize, kuzunun yediğini yiyelim. Can boğazdan gelmez, can boğazdan çıkar.
Çünkü En büyük zenginliğimiz sağlığımızdır ve huzurumuzdur.
“Can Boğazdan Gelir” Atalar sözünün yanlışlığını kanıtlayan tıp dünyası; “Can Boğazdan Çıkar” tezini ortaya koyuyor.
En büyük zenginliğimiz olan sağlığımızı, kaybettikten sonra harcayacağımız parayı, sağlığımızı kaybetmemeye harcıyor muyuz?
Yaşlar Kırkları geçtikten sonra yavaş yavaş başlayan sağlık sorunlarımızı ciddiye alıyor muyuz?
Kendi kendimize koyduğumuz teşhislerle, kulaktan dolma sağlık tedbirleri alarak en büyük zenginliğimiz olan sağlığımıza pek önem vermiyoruz.
Düşmeden doktora gitme alışkanlığımız olmadığı için de, teşekküllü bir hastaneye gidip, kendimizi senede bir genel kontrol geçirmiyoruz.
Kırk yaşlarından sonra her yıl yaptırmamız gereken genel kontrolleri de şikâyetim yok diyerek savsaklıyoruz.
Hastalıklar öncesi alacağımız basit tedbirlerle sağlığımızı koruma amaçlı harcayacağımız çabalar aslında büyük sıkıntılarımızı bertaraf edecektir.
Gelişmiş ülkelerde koruma amaçlı sağlık sistemine verilen önem sayesinde ortalama yaşam süresi uzamıştır.
Koruma amaçlı sağlığa harcanan paralar, o ülkenin sağlık bütçesini de ferahlattığı ispatlanmıştır.
Ancak; Gelişmemiş ülkelerde leblebi gibi içilen ilaçlar sağlık bütçesini devasa boyutlara ulaştırırken, ilaçların bünyelerde oluşturduğu önemli veya önemsiz yan tesirler de ayrı bir dezavantajdır.
Gelişmiş ülkelerdeki sağlık sistemi, hastalıklarda ilacı en son çare olarak kullanırken, ülkemizde ise sağlık ocaklarında yüzünüze bakarak ağızdan anlattığınız şikâyetlerinize göre bol bol ilaçlar yazılmaktadır.
Özel hastanelerin mantar gibi türediği ülkemizde artık; hastaya müşteri gözüyle bakılıyor.
Özel hastaneler lüks bir otel odasının verdiği hizmetleri müşteri gibi gördüğü hastaya şifa mı veriyor?
Yoksa lüks bir otel oda hizmetini de arada müşteri olarak gördüğü hastaya satıyor mu?
Özel hastanelerin kestiği faturaların ne kadarı tedavi ve ilaç parası? Faturanın ne kadarı da lüks otel odasının parası? Hastaya müşteri gibi bakıldığı bir sağlık sisteminde, özel hastaneye yattığınızda bir çuval parayı da yanınızda götürmeniz gerekir.
En iyisi; hasta olmamak için paramızı sağlığımızı korumaya harcamaktır.
Çünkü Koruyucu sağlık tedbirleri; özel hastanelere ödeyeceğimiz paranın yüzde biridir.
Sağlığımızı korumak için de; Üç beyazdan uzak duralım. (Tuz, Un, Şeker )
Bir adım fazla atalım, bir lokma da eksik yiyelim.
Bol bol su içelim. Su Beyaz Kan’dır.
Az yiyelim, çok hareket edelim, Her gün bir saati kendimize ayıralım ve tempolu yürüyelim.
En faydalı spor tempolu yürüyüştür.
Kuzuyu yiyeceğimize, kuzunun yediğini yiyelim. Can boğazdan gelmez, can boğazdan çıkar.
Çünkü En büyük zenginliğimiz sağlığımızdır ve huzurumuzdur.