Özkan Başaran
Uzun bir seçim sürecini bugün noktalıyoruz. Yarın sandığa gidiyoruz.
Söylenen söylendi.
Şimdi herkes susacak, sandıklar konuşacak.
Kaset denildi. Tape denildi. Ses kayıtları denildi.
Rüşvet ve hırsızlık iddialarıyla, projeleri gölgeleyen talihsiz bir dönem yaşadık.
Bu iddialara Seçmenin bir bölümü inandı, bir bölümü de hiç inanmadı.
Projeleriyle konuşamayanlar, kasetleriyle konuştular.
Kin ve öfke seçmeni ikiye böldü.
Bir tarafta bloklaşan Muhalefet.
Öteyanda İktidar.
Belediye Başkanı mı seçeceğiz, Ayakkabı kutusunu mu?
Önümüzdeki 5 yılda kime görev vereceğimizi mi düşüneceğiz?
Yoksa, İktidara ders vermenin hesaplarını mı yapacağız?
İnsanlar layık olduğu rejimle yönetilirler.
Yaşadığı Kentin yönetiminden memnun olanlar, “ESKİYE DEVAM” diyecekler.
Eğer Çamurdan bıktılarsa, İçilemeyen sulardan yıldılarsa, geçit vermeyen yollardan usandılarsa; tepkilerini gösterecekler.
“Partim kazansın da ben çamurlu yollarda da gezerim” derlerse, layık olduğu yönetimle yaşarlar.
Bir Kente girdiğinizde Eğer Cennet gibiyse, bilin ki orada yaşayan insanlar akıllıdırlar.
Yok, her yeri pislik götürüyorsa, oradaki insanlar fanatik particidirler.
Partisini hizmetten önde tutanların çoğunlukta olduğu yerler, yılların yılı geri kalan kentlerde yaşarlar.
Kentin geri kalmışlığı fanatik partilileri hiç ilgilendirmez.
Onları, partilerinin seçim kaybetmesi çok ilgilendirir.
“Önce partim” seçim kazandı diye sevinirler. Seçim bittikten sonra da pisliğin içinde yaşarken kendilerinden olmayanlarla birlikte küfür ederler.
Bu, bizim buralarda her seçim böyle olur.
Kendileri seçerler ama Hizmetsizliğe de en çok fanatik partililer kızarlar.
Dünyanın kötüsü de olsa Benim partim” derler. Bizim buraları “önce partim” diyenlerin çoğunlukta olduğu yerler.
Sandığa gidene kadar; “Bu defa Değiştireceğim” derler, sandığa vardıklarında yine partilerine oy verip çıkarlar.
Aslında Değiştirdiklerinde Hizmet geleceğini çok iyi bilirler.
Ama partileri kaybettiğinde, öksüz gibi kalacaklarını düşünürler.
Partileri onların tek sosyalleştikleri kurumdur.
Partileri olmasa, oturup kalkacak adam bulamayacaklarını sanırlar..
Parti bağlarıyla nefes alırlar. Partileri ruhlarının parçasıdır onların.
Manevi dünyaları sadece partilerinden ibarettir.
Onu da kaybettikleri zaman, ortada kalmaktan korkarlar.
Birbirine bağlayan parti olunca, ne kadar kötü de olsa partisi onlar için çok önemlidir.
Seçim olsun olmasın dünyaları partilerinden ibaret olduğu için her gün teyakkuzdadırlar.
İncelenmeye değer bir ruh halleri vardır.
Kendine olmayanları aralarına kolay almazlar.
Seçim, onların en uzmanlaştıkları konudur. Propaganda onların en iyi yaptıkları iştir. İş yapan partilerin silindiği yerde, onlar yıkarak bozarak sadece laf üreterek ayakta kaldıysa, gerçekten incelenmeye değerdirler.
Onlar, bizlerin içimizdeki fanatikler.
Bu ruh halinden kendini kurtaranlar; “Ben yıllarca ne kadar yanlış düşünmüşüm” deyip ayılıyorlar.
Yıllarca uyuşturulan beyinlerin gerçekleri görmesinin şokundan kurtulmak çok az kişiye nasip olur.
Bu durumların yaşanmış örnekleri var.
Bu fanatik insanlar Aramızda yaşıyorlar. Gözleri görmese de, Kulakları duymasa da. Onlar da insan. Bu nesil dünyadan göçmeden, fikirleri de yaşayacak, partileri de. Her geçen gün azalacaklar. Ama partilerinden asla vazgeçmeyecekler.
Onlar, bize hiç uymayacaklar. Biz onlara uymuş gibi davranacağız. Onlara kızmıyoruz. Çünkü onları seviyoruz.
Yarın sandığa gideceğiz. Onlar, yine bildiğini yapacaklar. Neden olduğunu kendilerine sormadan. Seçimi onlar belirleyecek, sıkıntıyı birlikte çekeceğiz.