Mevlana’ya ömrünün son demlerinde sormuşlar; “Bu yaşına kadar ne öğrendin?
“Haddimi bilmeyi” demiş.
Etrafıma şöyle bir bakıyorum da toplumsal olarak en büyük eksikliğimiz “Haddimizi bilmemek”
“Bilgi” büyük bir güç.
Edinilmesi bedel ödemekten geçen bilgi, çağımızın en önemli silahı.
“Tahsil cehaleti alır, eşşeklik baki kalır” Atasözünden hareketle, her yüksek diplomalıya bilgi sahibidir” diyebilir miyiz?
Her yüksek tahsil, kendi alanında bilgi sahibi yapar. Dolayısıyla bu, Üniversite Diplomalı herkes, her şeyi bilecek anlamına gelmez.
Öyle tahsilliler vardır ki, cehaleti kimseye bırakmaz.
Öyle tahsilsizler de vardır ki, bilge insanları aratmaz.
Hayat bir okuldur. Bizler de öğrencileriyiz.
En güzel öğrenme şekli “Deneme yanılma” yöntemidir.
Yaşanılarak öğrendiklerimiz ömür boyu unutulmaz. Ancak, tahsil yine ayrı bir şey. Yüksek tahsiliniz var da, bunu bir de hayat tecrübenizle beslerseniz, işte o zaman bir yerlere soyunmanın zamanı gelmiştir.
Çünkü; Toplumsal görevler, kendini aşanların işidir.
“Bilmediğini bilmek”; öğrenmeye atılan ilk adımdır.
“Kabul ediyorum, ben cahilim” demek, bilmediğini bilmektir.
“Bilmediğini bilmemek” ise; cehaletin katmerlisidir.
Biliyormuş gibi yapanların düştüğü komik ama acıklı hali düşünün. Bilmediğinin farkında olmamak ne kadar zor bir durum.
İşte bizim toplumuzun en önemli hastalığı da bu kara cehalet.
Hak etmedikleri makamlara hasbelkader gelen bu kara cahil insanlar, zamanla öyle şımarırlar ki, onurlu insanları çileden çıkarırlar.
Peki tam da bu noktada kabahat kimdedir?
Kabahat; Onları o görevlere getirenlerde olduğu kadar, hak ettikleri makamları sığ ve seviyesizlere bırakan yetenekli ve bilgili insanlarda da değil midir?
Maalesef bilgili ve yetenekli insanlarda cahil cesareti yoktur.
Her yere atlamaya cüret eden bu tür insanlar, meydanı boş buldukça birçok kurumun yönetiminde yer almayı becerirler.
Olmayan akıllarından faydalanmak için birçok kurum da cahil kapma yarışına girer.
Böyle olunca da bu cahiller kenarda oturan tahsilli, bilgili ve yetenekli insanlara akıldanelik de yaparlar.
Eşeğe verirseniz ederinden fazla değer, kendini yarış atı zanneder...
Gerek yerel yönetim kadroları, gerekse genel yönetim kadroları o toplumun aynasıdır.
İnsanlar layık olduğu kişiler tarafından yönetilirler.
Yerel seçimler geldi çattı.
Partilerde Aday adayları çıkmaya başladı.
Her aday adayı kendine benzeyenlerden ekipler kuracaktır.
Bir Aday Adayına bakın, bir de ekibine bakın.
Ne göreceksiniz biliyor musunuz? “Kuşuna göre kuyruk”
“Haddimi bilmeyi” demiş.
Etrafıma şöyle bir bakıyorum da toplumsal olarak en büyük eksikliğimiz “Haddimizi bilmemek”
“Bilgi” büyük bir güç.
Edinilmesi bedel ödemekten geçen bilgi, çağımızın en önemli silahı.
“Tahsil cehaleti alır, eşşeklik baki kalır” Atasözünden hareketle, her yüksek diplomalıya bilgi sahibidir” diyebilir miyiz?
Her yüksek tahsil, kendi alanında bilgi sahibi yapar. Dolayısıyla bu, Üniversite Diplomalı herkes, her şeyi bilecek anlamına gelmez.
Öyle tahsilliler vardır ki, cehaleti kimseye bırakmaz.
Öyle tahsilsizler de vardır ki, bilge insanları aratmaz.
Hayat bir okuldur. Bizler de öğrencileriyiz.
En güzel öğrenme şekli “Deneme yanılma” yöntemidir.
Yaşanılarak öğrendiklerimiz ömür boyu unutulmaz. Ancak, tahsil yine ayrı bir şey. Yüksek tahsiliniz var da, bunu bir de hayat tecrübenizle beslerseniz, işte o zaman bir yerlere soyunmanın zamanı gelmiştir.
Çünkü; Toplumsal görevler, kendini aşanların işidir.
“Bilmediğini bilmek”; öğrenmeye atılan ilk adımdır.
“Kabul ediyorum, ben cahilim” demek, bilmediğini bilmektir.
“Bilmediğini bilmemek” ise; cehaletin katmerlisidir.
Biliyormuş gibi yapanların düştüğü komik ama acıklı hali düşünün. Bilmediğinin farkında olmamak ne kadar zor bir durum.
İşte bizim toplumuzun en önemli hastalığı da bu kara cehalet.
Hak etmedikleri makamlara hasbelkader gelen bu kara cahil insanlar, zamanla öyle şımarırlar ki, onurlu insanları çileden çıkarırlar.
Peki tam da bu noktada kabahat kimdedir?
Kabahat; Onları o görevlere getirenlerde olduğu kadar, hak ettikleri makamları sığ ve seviyesizlere bırakan yetenekli ve bilgili insanlarda da değil midir?
Maalesef bilgili ve yetenekli insanlarda cahil cesareti yoktur.
Her yere atlamaya cüret eden bu tür insanlar, meydanı boş buldukça birçok kurumun yönetiminde yer almayı becerirler.
Olmayan akıllarından faydalanmak için birçok kurum da cahil kapma yarışına girer.
Böyle olunca da bu cahiller kenarda oturan tahsilli, bilgili ve yetenekli insanlara akıldanelik de yaparlar.
Eşeğe verirseniz ederinden fazla değer, kendini yarış atı zanneder...
Gerek yerel yönetim kadroları, gerekse genel yönetim kadroları o toplumun aynasıdır.
İnsanlar layık olduğu kişiler tarafından yönetilirler.
Yerel seçimler geldi çattı.
Partilerde Aday adayları çıkmaya başladı.
Her aday adayı kendine benzeyenlerden ekipler kuracaktır.
Bir Aday Adayına bakın, bir de ekibine bakın.
Ne göreceksiniz biliyor musunuz? “Kuşuna göre kuyruk”