Demokrasi; Kurallar Rejimi’dir. Birinin özgürlüğünün başladığı yerde ötekinin özgürlüğü biter. Bu prensip, kanun ve kurallar bütününe uyan toplumlar için geçerlidir.
Kanunlar ve kurallar bakımından gelişmiş ülkelere göre eksiğimiz yok.
Kanun fazlamız bile var.
Kanun ve Kurallara uyma durumumuz nasıl?
Biz toplum olarak kurallara pek uymuyoruz. Çünkü kontrol eksiğimiz var. Kanun uygulayıcıların da “Görmezden gelme” gibi bir alışkanlık var. Cezai müeyyideler de olmayınca, başıboşluk alıp başını gidiyor.
Böyle olunca kimin nerede ne yapacağı belli olmuyor.
O zaman da rastgele bir yaşamın içinde her an risk içinde bir hayat sürüyoruz. Siz tedbir alıyorsunuz, karşınızdaki Üstünüze geliyor.
Vatandaşlık kavramı gelişmeyince, kanun ve kuralların kontrolü uygulayıcıya kalıyor. Vatandaşlığın gelişmediği toplumlarda milyonlarca kuralsız insana kanun adamı doğal olarak yetersiz kalıyor.
Herkesin başına bir polis, bir zabıta dikebilir misiniz?
Bu hiç mümkün değil. O zaman her vatandaş gönüllü bir polis, gönüllü bir zabıta olmak durumunda.
Gelişmiş toplumlarda Vatandaşlık kavramı geliştiği için, yerine göre herkes bir kanun adamı oluveriyor.
Bizde ise, bir olay meydana geldiği zaman yetkili kurumlara bildirmekten özellikle kaçınılıyor. İhbar sistemi bir türlü gelişmedi.
Olay muhitinden kaçan kaçana. Şahit olmak istenmiyor. Bu bizim toplumda çok yaygın bir anlayış.”Sabaha kadar şahitlik mi yapayım? Gibi bir inanışla gördüğü olayı “Görmedim” deme gibi bir bakış açısı var bizim toplumda. Halbuki bugün bana yarın sana.
Bir kural ihlalini yetkili makama bildirmek vatandaşlık görevidir.
Gelişmiş toplumlarda yere tüküren biri için onlarca telefon gidiyor.
Bir ağaçtan yaprak koparan birini görenler yetkili kurumu ihbar yağmuruna tutuyorlar. Budur çağdaş yurttaşlık.
Vatandaşlık demek, kontrolü devletten beklemek midir?
Vatandaşlık demek, Emniyet Güçleri’nin olmadığı yerde meydana gelen bir olaydan Fahri Polislik yapmak demektir. Olayı ihbar etmektir.
En azından olaydan haberdar etmek bile, Emniyete yardım etmek demektir. Can ve mal güvenliğimizi böyle sağlarız.
Bizim toplumumuzda ihbar müessesesi pek çalışmıyor. Bu yetmezmiş gibi bir de gereksiz ihbarlarla bazı kurumlar meşgul ediliyor.
Yalan İhbarı eğlence haline getirenlere ne demeli?
Örneğin, 112 Acil Ambulans için birçok yalan ihbar bizim toplumumuzun yaptığı koca bir yanlıştır.
Boş yere yapılan yangın ihbarlarıyla eğlenen bir kısım insanımız, o sırada bir evin yanmasına sebebiyet vereceklerini düşünmüyorlar. “Yazıklar olsun bunlara” eğlenecek şey bulamıyorlar.
Ani bir krizden dolayı yere düşen birine bilir bilmez müdahale etmeler de Vatandaşlık değil, işgüzarlıktır.
Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Bizim toplumun garip halleri saymakla bitmez ama aklıma gelen çarpıcı örnekleri bunlar.
Peki, bu kuralsız yaşamayı ve işgüzarlıkları nasıl önleyeceğiz?
Otokontrol sistemiyle önleyeceğiz. Hata yapan cezayı ödeyecek.
Vatandaşlığını en üst düzeyde yaptığını bildiklerinizi de denetleyeceksiniz.
Çünkü güven kontrole engel değildir. En güvenilenlere kadar bile indirgediğiniz kontroller, kurallara uymayanları otomatik olarak denetlemiş olacaktır.
Kontrol mekanizmasının içinde gönüllüsü de olacaktır. Vatandaşlık kavramı geliştikçe zaten bilinçlenen toplum kendiliğinden o kontrolü yapacaktır. Bir kuralsızlıktan ceza alan biri, aynı hatayı yapan bir başkasını kendiliğinden ihbar etmek isteyecektir. “Ben cezayı yedim, o da yesin” diyecektir. Doğal bir otokontrol kendiliğinden oluşacaktır.
Yeter ki kanun adamı cezayı kesmeye acımasın ve asla çekinmesin.
İşte o zaman toplum kendi kendini kontrol etmeye başlayacaktır.
Sonuç olarak Kontrol edenleri de, kontrol eden bir sistem kurulması gerekecektir. Zamanla da oturuşacaktır.
Avrupa’daki Üretim tesislerinde bile “Sana güvenim kontrolümü engelleyemez ” şeklindeki uyarıcı yazılar en az 50 yıldır var.
Demokrasimiz geliştikçe “OTOKONTROL” mecbur hale geldi.
Biz toplum olarak istemesek de, Kontrol sistemin parçası, Hiçbir sistem kontrolsüz yürüyemez. Artık kontrolsüz hayat bitti.
Farkında olamayabilirsiniz ama yavaş yavaş kontrollü hayat başladı. Her geçen gün yaygınlaşacak. Hayatın her alanı kontrole tabii olacak.
Kontrol kontrolü doğuracak. Sistem böyle. Bunu yaşadıkça anlayacağız.
Gelişiyoruz. Büyüyoruz. Avrupa Birliği müzakereleri ilerledikçe Otokontrol sistemini hissedeceğiz. Biz toplum kontrollü bir hayata alışık değiliz. Kontrollü bir hayat bizi sıkacak ve acıtacak. Ama Otokontrollü bir yola girdik, artık dönüşümüz de yok.
Çünkü, Kontrolsüz İtimat, İtimatsız Kontrol olmaz.