Yaşadıklarından; yaşamamış olmayı dilediklerin… Yaşamadıklarından; yaşamayı düşlediğin… Varsa geçmişte bir yerlerde düşlerine el sallayan eski bir anı ve bu seni üzüyor ya da mutlu ediyorsa… Hayatının anlamını yakalamış ve sıkı sıkı tutuyorsan; belki de henüz bırakmamak üzere sıkı sıkı tutmak için aradığın bir hayatının anlamı varsa … Yapmayı planladığın yarım yarım bir sürü “şey??!!”ler, yapmayı planlamak için bulmaya çalıştığın “şey”ler… Keşfettiğin yeni yeni duyguların; hissettiğin ve anlamı ile sebebini keşfetmeye çalıştığın duyguların… Kim bilir, olmak istediğin her şey ve olamadığın her şey ve arasına sıkışmış kocaman bir SEN.
Oturmuş sessizce bir köşede düşünerek, olmadı, düşündürerek dünyayı kurtarmaya çalışan; avazı çıkıncaya kadar bağırarak kurtarılmayı bekleyen bir dünyaya bir çelme daha çakmaya yardımcı olan… Söyleyebildiklerinle söyleyemediklerin; söylemek isteyip, söylemeye çalıştığın ve söylediğinde anlaşıldıkların…
Yeryüzünde sadece bir noktadan ibaret Dünya denilen, gözündeki kocaman gezegende; noktanın sonsuzda biri kadar yer kaplayan… Ama, her şeye rağmen kocaman yüreğinle SEN. Eşsiz, benzersiz, tek, biricik, SEN… Merhamet ve rahmet Sahibi’nin kudretiyle vücut bulmuş; milyar kere milyarın milyar kere çarpımı, hesaplamak için yorulmaya ne hacet sayısını bilmediğin kadar yaratılmış bir sürü “Biricik” ten “Birisin”. Yalnızca bir tanesisin. Ne anlatmaya çalışıyorum ben? Seni, yüceltiyor muyum? Yerin dibine mi batırıyorum? Yapmaya çalıştığım tek bir şey var… Oda; biricik olan hepimizin ruhumuzdaki var oran yol haritasını, uçsuz bucaksız karmaşıklıklarla kaybederek bir yerlere kendimizi sıkıştırıp bıraktığımız… Hem de anlayacak, anlatacak, yaşayacak ve bulunacak onca muhteşem “Şey”ler varken…