ORTAK AKIL
Özkan Başaran
CHP’ye kayıt olduğum 19 Ocak 2009 günü, Evrensel Sol ve Sosyal Demokrasi adına Don Kişotluk yapmaya karar vermiştim.
CHP’yi de anlamak ve katkı yapmak düşüncesindeydim.
ÖDP’nin kurulduğu 1997’den itibaren Babaeski’deki parti binasına giderek, Evrensel Sol’u anlamaya çalıştım. Sosyalist bakış açısıyla olayları irdelemeye başladım. Özgürlüğün ve Demokrasi’nin bedel ödemeden kazanılamamağını öğrendim. Ezilenlerin ve emekçilerin dünyasını tanıdım. Sosyal Demokrasinin çalışma hayatındaki kazanımlarını özümsedim.
Emekçilerin yerinin Sol’un yanı olduğunu anladım.
Ama öğreneceğim daha çok şey vardı. Sol öğreti dipsiz kuyu gibiydi. Sol’u ve Sosyal Demokrasi’yi öğrendikçe ne kadar cahil olduğumu anlıyorum.
Evrensel Sol ve Sosyal Demokrat öğretinin ana hatlarını kavradığımı sanıyorum.
Solcu olmak kolay değil. Çok okumak gerekiyor. Çok Bedel ödemek gerekiyor. Ezilenlerin dünyasında yaşamak gerekiyor. Emekçilerin sıkıntılarını hissetmek gerekiyor. Mağrurdan yana değil, Mağdurdan yana olmak gerekiyor.
Durumu yerinde izlemek için, Yıllar boyunca Emekçilerin sendikal çalışmalarına katıldım. Mitinglere gittim. Seminer ve panellere de katıldım.
Uzun bir müddet Sol’u anlamaya çalıştım. Sosyal Demokrasiyi öğrenmeye uğraştım. Duyarlı demokrat arkadaşlarımla kendi aramızda değerlendirmeler yaptık. Güncel konuları Sol gözlükten inceledik ve yorumladık.
Emeğin en yüksek değer olduğunu anladım. Özgürlüklerin su kadar, ekmek kadar önemli olduğunu öğrendim.
Demokrasinin insan onuruna en layık yönetim biçimi olduğunu içime sindirdim.
“Önce Cumhuriyet Değil, Önce Demokrasi” demeyi de öğrendim.
Barış’ın ne demek olduğunu anladım.
Bunları bana Sol Siyaset öğretti.
Cuntalarla kesilen Demokrasinin Halkımızı ne kadar geri götürdüğünü bana gerçek Sosyal Demokrat dostlarım anlattı.
Rütbeli ve Cübbelileri arkasına sığınarak siyaset yapmanın, Darbecilere payanda olmak demek olduğunu da Solcu Dostlarımdan öğrendim.
Solculuğun bir lakap olmadığını, Solculuğun Evrensel bir kavram olduğunu artık biliyorum.
Siz bizim partimiz “Solcu” demekle, Solcu olamıyorsunuz. Sadece Sol’u lakap olarak kullanmış oluyorsunuz.
İnsanlara bazı insanlara bazı lakaplar takılır da, o insanlar da toplumda o lakabı söylenmeden anlaşılmaz.
Mesela “Tüysüz Hüseyin” demeden hangi Hüseyin olduğu anlaşılmaz. Peki, bu Hüseyin tüysüz müdür? Değildir. Ama atalarından kalmış bir lakaptır. Öyle de gider. “Molların Ahmet” deyince; Ahmet Molla oluyor. Olmuyor. Ama yiğit lakabıyla anılır diye bir atasözü var ya, onun için bizi toplum lakabıyla tanır.
Partilerimize bakalım.
Şu parti sağcı. Şu parti Sol’cu. Deyip çıkıyoruz.
Sermayeden yana olan tüm partiler Sağcı’dır.
Emekten yana olan partiler de Solcu’dur.
CHP sermayeden yana mı, Emekten yana mı?
Düşünün. CHP’ye oy veren kitleye bakın. Dikkat ederseniz CHP’nin hep tuzu kuruda olan kesimlerden destek aldığını anlarsınız.
CHP varoşlardan destek alamıyor. Yani Ezilenlerden oy alamıyor.
Neden? Çünkü Sol’cu değil. Çünkü Sosyal Demokrat değil.
Ama CHP’li dostlarım kendilerini Solcu sanıyorlar. CHP’yi de Sol bir parti biliyorlar.
Peki Sol nedir? CHP’li bu soruyu kendilerine sordular mı? Sosyal Demokrasi Nedir? Bunu kendilerine tarif ettiler mi?
Lakabı Sol bir parti ya, CHP’li dostlarım da kendilerini Solcu sanıyorlar.
Ne yazık ki, Ülkemizde kitleselleşmiş bir Sol partimiz yok. Kitleselmiş bir Sosyal Demokrat Bilinç de yok. Sol ve Sosyal Demokrat birikim olmayınca kendine özgü Sol kavramlar literatürümüze girmeye başladı.
CHP’li Dostlarım “Ulusal Sol” diye bir kavram ürettiler.
“Ulusal Sol” diye siyasi bir akım olur mu? Hem Ulusal, hem de Sol.
Elma ile armut bir yede toplanır mı hiç?
Sol Siyaset Evrensel’dir. Ulusal kalıplara sığacak kadar küçülemez.