HABER MERKEZİ
Kırklareli Eğitim Bir Sen Şube Başkanı Bülent Kılıç; Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen ailesi olarak, kuruldukları günden beri mücadelesini verdikleri kamuda yaşanan dayatmalara karşı son 3 aydır yoğunlaştırdıkları çalışmalara, Kırklareli’den 7 bin imza ile tüm Türkiye’de 12 milyon 300 bin imza ile yeni bir adım attıklarını belirterek şunları kaydetti:
“Milletimiz Özgürlük İçin 10 Milyon İmza Kampanyası’na katılarak üzerine düşeni yaptı. Özgürlük sevdalılarının çalışmalarıyla toplanan imza sayısı beklediğimizin üzerinde bir rakama ulaştı. Buna göre stantlardan gelen imzalar 10 milyon 400 bini bulurken, www.ozgurlukicin10milyonimza.com internet sitemiz üzerinden toplanan imza sayısı ise 1 milyon 900 bin oldu. Toplamda 12 milyon 300 bin imzaya ulaştık. Eğitim Bir-Sen olarak bizler de üyelerimize, ülkemize karşı bir sorumluluğumuzu daha yerine getirmiş olmanın vicdani rahatlığını yaşıyoruz. Milletimizin yasakların kaldırılmasına yönelik taleplerini, Genel Merkezimiz 12 milyon 300 bin imzalı dilekçe olarak Başbakanlık’a sunacak. Bundan sonra sorumluluk hükümetindir, TBMM’nindir, siyaset kurumunundur. Teşkilatımız, 14 Ocak 2013’te ilan ettiğimiz ‘Kamuda Kılık ve Kıyafet Özgürlüğü İçin 10 Milyon İmza’ kampanyasında ise bir ayda 12 milyon 300 bin imza toplayarak bir rekora imza atmıştır. Bazı öğrenciler okula serbest kıyafetle gidebiliyor. Öğretmen, serbest giyinme hakkından yoksun ve yönetmelikle toplum mühendisliği devam ediyor. Yıllardır bu sıkıntıyı dile getiriyoruz. Bir ayda 12 milyon 300 binin irade beyanını bir araya getirdik. Kamusal alan yalanını bitirmek için yetmez mi? Özgürlükler bedel ister ama yıllardır bu millet bedel ödüyor, bu yetmiyor mu? Bir yönetmeliğin değiştirilmesi için 12 milyon 300 bin imzanın bir araya gelmesinin Türkiye tarihinde bir ilktir. “Darbecilerin dayatması için bırakın 12 milyon 300 bin imzayı, bir kişinin talebinin bile yeterli görülmesi gerekir. Darbeciler bu ülkeye yıllarca bedel ödettiler. Artık bedel ödemek istemiyor, özgürlüklerimizi istiyoruz.
* “Öğrencilere Serbest Kıyafet Uygulamasından geri adım atılmamalıdır”
Milli Eğitim Bakanlığı’nın, öğrencilerin kılık-kıyafet yönetmeliğini değiştirerek okullarda tek tip üniforma uygulamasına son vermiştir. 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı’nda başlanacak serbest kıyafet uygulaması şu an itibarıyla bazı okullarda fiilen uygulanmakta ve yeni değişikliğe uyum için okul yönetimleri esnek davranmaktadır. Bu değişikliği içine sindiremeyen elbisesi sivil ama beyni üniformalı bazı kesimler, ‘Akmerkez-Mahmutpaşa ayrımı olur’ diye korku ve kaygı pompalamakta, doğu bloğu ülkeleri ve komünist ülkelerde bile kalmayan tek tipçiliğe kılıf aramaktadır. Okulları rant kapısı olarak gören ve okul ticareti yapan bazı odaklar ise üniformalı eğitimin devam etmesi için bastırmaktadır. Bunlar, fakirliğin kusur olduğundan, okul formalarının kusur örttüğünden ve faziletlerinden bahsederek, en büyük kusurun fakirlikte değil, fakire yaklaşımda yattığını ve beyin fukaralığı olduğunu ıskalamaktadırlar. 168 saat olan haftanın 30 saatinde giyilen okul üniforması ile fakirliğe çare bulanlara sesleniyor ve ‘fakirlik eğer bir kusur ise o kusur kantinde, cep telefonunda, formanın kalitesinde, ayakkabıda, silgide, çantada, bahçede, mahallede, sokakta devam ediyor’ diyoruz. Toplumda fakirliği kusur olarak görenler olabilir. En büyük kusurun bu kusurlu anlayış olduğundan hareketle, toplumdaki bu özürlü algıyı değiştirmesi gereken eğitimcilere korku ve kaygı pompalayanlara soruyoruz: Dershaneye giden öğrencide serbest kıyafet sorun olmuyor, mahallede sorun olmuyor, hayatın hiçbir alanında sorun olmuyor da haftanın otuz saatinde mi sorun oluyor? Sivil kıyafete geçişte, birkaç hafta yaşanabilecek disiplin algısının değişmesi ve serbest kıyafete alışmaya yönelik uyum sürecini geri adım attırmak için sermaye olarak görenleri Bakanlık dikkate almamalı ve atılan özgürlükçü adımdan asla geri dönülmemelidir. Değiştirilen öğrencilerin kılık-kıyafet yönetmeliğindeki başörtülü öğrencilere ders ve okul merkezli, defolu özgürlük anlayışı ise yeniden gözden geçirilmeli, inancının gereğini yaşamak ve birey olmak isteyen öğrencinin önüne bariyer koyma anlayışını devlet kökten terk etmelidir. Eğitimde özgürleştirici adımlar, sadece tek tip kıyafetten vazgeçmekle kalmamalı, devam etmelidir. Karma eğitim dayatması kaldırılmalı; velilere, öğrencilere seçme özgürlüğü tanınmalı ve demokratik hakları iade edilmelidir. Okullarda ve bütün eğitim kurumlarında öğrencilerin ve çalışanların dini vecibelerini yerine getirebilecekleri ortamlar oluşturulmalıdır.
Türkiye’nin en büyük sendikası olarak vesayeti ifşa, medeniyet değerlerimizi inşa için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da gayret göstermeye; daha iyi bir Türkiye için yol açma ve yol alma kararlılıklarını sürdürmeye, demokrasi ve eğitim üzerindeki vesayet gölgesi tamamen kalkana ve demokrasi korku tünelinden çıkana kadar özgürlükleri öncelemeye devam edeceğiz.” (Savaş Eskici)