HABER MERKEZİ
Kırklareli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aykaç; “Kırklareli’de ya da diğer balkan illerinde olsun savaşın elbette 100 yıl geçmesine rağmen acılarını yaşayan, acılarını taze olarak duyan insanlar var” dedi.
Kırklareli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aykaç, Balkan Savaşları’nın 100. Yılı dolayısıyla İstanbul’da yapılacak olan sempozyum öncesinde bilgilendirme toplantısı yaptı.
9 Mayıs 2012 Çarşamba günü saat 10.00’da Kırklareli Üniversitesi Senato Toplantı Salonu’nda basın mensupları ile bir araya gelen Rektör Aykaç, Balkan Savaşları’nın 100. Yılı dolayısıyla 11-13 Mayıs 2012 tarihleri arasında İstanbul’da bir otelde yapılacak olan “Uluslararası Balkan Sempozyumu’ hakkında bilgilendirmede bulundu.
Balkan savaşlarının 100. yılı olmasına rağmen Kırklareli’de, İstanbul’da ve diğer balkan illerinde halen savaşların acısını çeken insanların olduğunu söyleyen Aykaç; “Türklerle Osmanlı ile Balkanların bağı zayıflayınca büyük bir parçalanma büyük bir siyasi istikrarsızlık çıkmış oldu. Dünya üzerinde karışıklık kargaşadan söz etmek gerektiğinde hep Balkanlar örnek oldu. Aslında Türklerin Balkanlardan çekilmesine kadar Balkanlar siyasi bakımdan ekonomik ve sosyal bakımdan huzur bölgesiydi. Türklerin Balkanlardaki zayıflaması Balkanları bu konuma itmiştir. Bizim umudumuz yeniden Balkanlara ekonomik ve sosyal istikrarın geri dönmesi, bu ülkelerin kendilerine gelmeleri ve özellikle Türkiye başta olmak üzere iyi komşuluk ilişkileri ve tekrar tarihteki huzurlu ve istikrarlı bölge konumuna gelmesidir” dedi.
Sempozyumu Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’ın yapacağını anımsatan Aykaç, sempozyuma 78 bilim adamının katılacağını ve 14 oturum halinde yapılacağını belirterek yaptığı konuşmasında şunları söyledi;
“Bilindiği gibi Balkanlar ve Kırklareli olarak ilimiz Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısı konumunda bir il olarak Bulgaristan’a 40 kilometre mesafede bulunan bir il olarak bizim ilgi alanımıza giriyor. Üniversite olarak başından itibaren Balkanları hep bu çerçevede ele aldık. Üniversitenin gelişimini hep bu odak etrafında düşündüm. Bundan sonra Balkanlarla olan ilişkilerimiz daha da artacak.
Tarihe baktığımızda şöyle bir durumu tespit etmek mümkün. Biz Türkler olarak Osmanlı Devleti İstanbul’da yokken Balkanlar’da idi ve balkanların Avrupa’ya açılan bir yolu olarak ele almıştır. O tarihlerde 700 yıl önce Türkler yönün batıya çevirmişti. Batıya açılmanın bir yoluydu. O nedenle balkanlara büyük önem verilmiştir. Büyük bir tarih ve o tarihin getirdiği eserler Balkanlarla olan ilişkilerimizi kopmaz bir biçimde ortaya koymuştu. Balkanlarda meydana gelen Türklerin ve Osmanlının zayıflaması ve ortaya çıkan siyasi istikrarsızlık bizim batıya yönelme konusundaki bu eğilimimizin kırılmasına yol açmıştı. Buna rağmen bu tarihten sonrada balkanlarla olan ilişkimiz azalmadı ancak bir kırılma olduğunu kabul etmek lazım. Balkan Savaşları da bunun bir anlamda noktalanması oldu. 1. Balkan Savaşları sonuçlandığında Kırklareli ve Edirne’de içinde olmak üzere kaybedilmiş topraklardı bunlar. İkinci Balkan Savaşları’nda sonra sınırlar bugünkü sınırlar olarak çizilmiş Edirne ve Kırklareli ülke topraklarına dahil olmuştur.
Balkanlar denilince Arnavutluk, Makedonya, Avusturya, Bosna Hersek, Sırbistan, Bulgaristan, Kosova, Yunanistan, Karadağ, Romanya ve diğer ülkeleri saymak mümkün çok sayıda ulusal küçük devletin meydana geldiğini görüyoruz.
Üniversite olarak biz bu yönde bu sempozyumdan öncede Balkan ülkeleri ile özellikle bilimsel anlamda Üniversitelerle hep arayış içinde olduk. Bulgaristan’dan Bosna Hersek’ten, Kosova’dan, Makedonya’dan değişik üniversitelerle iş birliği imzaladık. Bazı bölgelerde yerel yönetimlerle sınır ötesi iş birliğini yürütüyoruz. Bir diğer bizim Balkanlara yönelik faaliyetlerimiz olarak da Yabancı uyruklu öğrencilere de önem veriyoruz. Şuan da 200’e yakın yabancı uyruklu öğrencimiz var. Ağırlıklı olarak Türkmenistan’dan olmakla beraber Balkan ülkelerinden öğrencilerimiz var. Buna önem veriyoruz. Üniversitemiz geliştikçe ve bu ülkelerde tanıtımı yeterince yapıldıkça bu öğrenci sayısının artmasını bekliyoruz.
Balkan savaşlarının 100. yılı biz tabiî ki ileriye bakıyoruz, geleceğe bakıyoruz. Yönümüzü ileriye çeviriyoruz. Kırklareli’de ya da diğer balkan illerinde olsun savaşın elbette 100 geçmesine rağmen acılarını yaşayan hisseden acılarını taze olarak duyan insanlar var. Bunlarla temasta bulunmak mümkün. Bir taraftan bu insanların yoğun olarak bizim bölgemizde bulunması, ilimizde yaşıyor olması diğer taraftan İstanbul’a 220 kilometre, Bulgaristan’a 40 kilometre mesafede bir üniversite olarak Balkanlarla yakın iş birliği imkanları arayışımız olması gerekendir.
Savaşların 100. yılı da vesile olarak alınmış. Savaşlardan 100 yıl geçtikten sonra Balkanlarla barışı ve iş birliği imkanlarını nasıl geliştirebilir yeni Balkanlar vizyonu nasıl oluşabilir, Türkiye bu konuda neler yapabilir, acaba Balkanları geleceğe barış dolu huzur dolu iş birliğine dayanan bir bölge olarak nasıl düşünebiliriz. Bunu ortaya koymaktı gayemiz. Bunu yaparken de Türkiye’den bilim adamların söyleyeceklerini önemsediğimiz kadar Balkan ülkelerinden de bilim adamlarının sözlerini söylemesi için bu sempozyumun çerçevesinde ortaya koymasının önemli olduğunu düşlündük.
İlimizde konaklama ve salon imkanı olmadığı için İstanbul’da olması kararlaştırıldı. Çok yoğun bir ilginin olacağını bekliyoruz. Sempozyumu Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış yapacak. Olayın her açısıyla ele alacağız. 78 bilim adamı, 14 oturumdan oluşan bir sempozyum programımız var. 3 gün sürecek Pazar günü kapanış bildirisi ile son bulacak.
Ülkemiz adına tüm insanlık adına şunu vurgulamak istiyoruz. Savaş geçmiş bu savaşı unutmak istiyoruz, geleceği inşa etmek istiyoruz. Geleceği de barış üzerine kardeşlik üzerine siyasi istikrar üzerine ve her alanda yakın iş birliği imkanlarını kurmak istiyoruz. Bunları geliştirmek için katkıda bulunmak istiyoruz. Bu sempozyumunda buna hizmet edeceğini düşünüyorum.
Yeni alanları harekete geçirmemiz lazım. Balkan ülkelerine ziyaretler yaptığımızda bu insanların her siyasi yapıdan etnik yapıdan insanların Türklerle çok yakın tarihten gelen savaşın olumsuz şartlarını bir kenara bırakırsanız iş birliği hatıraları var. Bu sıcaklığı hissettirmek mümkün. Biz Türkler yakınlık gösterdikçe onlardan karşılığını yeterince bulabiliyoruz. Bu ziyaretlerin gittikçe arttığını biliyoruz. Bu sempozyumda buna hizmet edecek. Türkiye’nin Balkanlar vizyonu en azından bilim kültür ve sanat temelinde daha da genişletilmiş olacak. Türkiye Balkanlara bu geniş perspektifle bakmak suretiyle geleceği barış ve kardeşlik üzerine kurmuş olacak.” (u.e.)